Kocaeli Haberleri Kocaeli Son Dakika

Kocaeli'nin Nabzını Tutan Site Kocaeliparaf.com'a Hoşgeldiniz. Kocaeli'in Güçlü Sesi, Kocaeli Haber, Kocaeli Haberleri, Kocaeli Yerel Haberleri

Kocaeli Paraf Haber Sitesi

Kemalpaşa Mh. Cumhuriyet Cd. Petan İşhanı Kat: 5 No:30 İzmit, Kocaeli
sennuruzan@gmail.com

Küçük Gelinler: Kırılan Hayaller, Susturulan Sesler

Her yıl, binlerce kız çocuğu okul sıralarından alınarak gelinliklerle tanıştırılıyor. Daha çocuk yaşta ellerine bebek yerine bebekleri olacak çocuklar veriliyor. Onların adı “küçük gelinler”.

Nurdane Mülkem

Köşe Yazarı


Küçük Gelinler: Kırılan Hayaller, Susturulan Sesler

Her yıl, binlerce kız çocuğu okul sıralarından alınarak gelinliklerle tanıştırılıyor.

Daha çocuk yaşta ellerine bebek yerine bebekleri olacak çocuklar veriliyor. Onların adı “küçük gelinler”. Ama aslında bu tanımın içinde bir masumiyet değil, derin bir trajedi yatıyor.

Peki neden?

Neden kız çocukları hâlâ erken yaşta evlendiriliyor, neden okutulmuyor?

Bu sorunun cevabı yalnızca “gelenek” ya da “görenek” değil; çok daha derinlerde, toplumsal bir anlayışın içinde gizli. Yüzyıllardır süregelen ataerkil yapı, kadını “erkeğin yanında”, “evin içinde” tanımladı. Erkek çalışır, kadın bekler; erkek yönetir, kadın boyun eğer anlayışı, bazı bölgelerde hâlâ değişmedi.

Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi “namus”, “ekonomik yükten kurtulma”, “aile onuru” gibi gerekçelerle meşrulaştırılıyor. Oysa bu gerekçeler, bir çocuğun elinden geleceğini, çocukluğunu, eğitim hakkını çalıyor.

Erken yaşta evliliklerin ardında çoğu zaman yoksulluk, eğitimsizlik ve toplumsal baskı yatıyor. Aileler, kızlarını okutmak yerine evlendirmeyi “kader” gibi görüyor. Oysa kader değil bu; yanlış bir alışkanlığın, suskun bir toplumun sonucu.

Oysa bir kız çocuğunu okutmak, sadece bir bireyin değil, bir toplumun geleceğine yapılan en güçlü yatırımdır.

Okuyan bir kız çocuğu kendi ayakları üzerinde durabilir, meslek sahibi olur, kendi hayatının kararlarını kendisi verir.

Okumayan bir kız çocuğu ise çoğu zaman başkalarının aldığı kararların gölgesinde, kendi hayatına yabancı biri haline gelir.

Okuyan kız çocuğu, ailesine, çevresine, ülkesine ışık olur.

Okumayan kız çocuğu ise, çoğu zaman erken yaşta anne olur, çocuk yaşta sorumluluklar altında ezilir.

Küçük yaşta evlilik sadece bir “aile kararı” değildir; bir insan hakkı ihlalidir.

Bir kız çocuğunu evlendirmek, onun çocuk olma hakkını elinden almaktır.

Artık susturmamalıyız.

Küçük gelinler değil, büyük hayalleri olan kız çocukları yetiştirmeliyiz.

Onların ellerine kalem vermeliyiz, nikâh kağıdı değil.

Çünkü bir kız çocuğu okursa, bir toplum aydınlanır.Küçük Gelinler: Yarım Kalan Çocukluklar

Bir köyün sessiz bir sabahında, elinde oyuncak bebeğiyle sokakta oynayan küçük bir kız…

Birkaç ay sonra aynı kızın başı duvaklı, gözleri dolu. Henüz saçlarına örgü bile örmeyi tam öğrenememiş, ama ona “kadın” deniyor artık.

İşte bizim utancımız da tam burada başlıyor.

Her yıl binlerce kız çocuğu, çocukluğunu yaşamadan büyümeye zorlanıyor. Okul sıralarından alınarak gelinliklerle tanıştırılıyor. Ellerine kalem yerine tencere, defter yerine bebek veriliyor. Onların adı “küçük gelinler”… Oysa o iki kelimenin yan yana gelmemesi gerekiyordu. Çünkü “küçük” çocuk demektir; “gelin” ise yetişkin. Bu iki kelimeyi bir arada kullanmak bile yüreği acıtmalı.

Peki neden hâlâ böyle?

Neden kız çocukları okutulmak yerine evlendiriliyor?

Cevabı çok acı: Gelenekler, görenekler, ataerkil düşünceler…

“Büyümüş de küçülmüş” deriz bazen, oysa biz onları zorla büyütüyoruz.

Bazı aileler “namus”, “kader”, “başını bağlayalım da rahat etsin” diyerek kızlarını erken yaşta evlendiriyor.

Ama kimse sormuyor: O küçük kız ne istiyor? Hayali ne? Oynamak mı, anne olmak mı?

Erken yaşta evlilik, sadece bir nikâh değil; bir çocukluğun sonu, bir hayatın sessizce kararmasıdır.

Bir kız çocuğunun hayalindeki öğretmenliği, doktorluğu, yazarlığı, bir deftere sığmadan silinip gider.

Okuyan kız çocuklarıyla okumayanlar arasında bir fark var:

Biri geleceğini yazar, diğeri başkalarının yazdığı hikâyenin figüranı olur.

Okuyan kız güler, kendi kararlarını verir, dimdik durur.

Okumayan kız çoğu zaman susar, çünkü kimse onun konuşmasına izin vermez.

Bir kız çocuğu okuduğunda, sadece kendini değil, ailesini, köyünü, ülkesini de aydınlatır.

O yüzden bir kız çocuğunun elinden kalemi almak, bir ülkenin ışığını söndürmektir.

Küçük gelinler değil, büyük düşleri olan kızlar yetiştirelim.

Onlara sevgiyle, inançla, cesaretle yaklaşalım.

Her kız çocuğu, beyaz bir duvak değil, beyaz bir sayfa hak eder — kendi hikâyesini yazacağı, kendi kalemiyle.

Haydi bir kız çocuğa hikayesini yazmak üzeri biz de kalemle alalım ne dersiniz…

Bu Haberi Beğendin Mi?
2 kişiden 2 kişi beğendi

Sen de yorumunu yaz!

E-posta adresin gizli kalacaktır. Lütfen tüm zorunlu alanları doldurun *