Kocaeli Haberleri Kocaeli Son Dakika

Kocaeli'nin Nabzını Tutan Site Kocaeliparaf.com'a Hoşgeldiniz. Kocaeli'in Güçlü Sesi, Kocaeli Haber, Kocaeli Haberleri, Kocaeli Yerel Haberleri

Kocaeli Paraf Haber Sitesi

Kemalpaşa Mh. Cumhuriyet Cd. Petan İşhanı Kat: 5 No:30 İzmit, Kocaeli
sennuruzan@gmail.com

Giysilerimiz: İç Dünyamızın Sessiz Sözcüleri

Elbiseler…Yalnızca kumaş parçası mı, yoksa kim olduğumuzu anlatan bir dil mi?Sabah dolabın kapağını açtığımızda, aslında günün hikâyesini de yazmaya başlarız. Belki o gün siyah bir kazak giyeriz; sade ama güçlü.

Nurdane Mülkem

Köşe Yazarı


Giysilerimiz: İç Dünyamızın Sessiz Sözcüleri

Elbiseler…

Yalnızca kumaş parçası mı, yoksa kim olduğumuzu anlatan bir dil mi?

Sabah dolabın kapağını açtığımızda, aslında günün hikâyesini de yazmaya başlarız.

Belki o gün siyah bir kazak giyeriz; sade ama güçlü. Belki de renklerin coşkusuna teslim oluruz, içimizdeki kıpırtıyı sessizce dışarıya sızdırırız.

Bugün artık hepimiz benzer vitrinlerin önünden geçiyor, aynı markaların etiketlerini taşıyoruz. Seri üretimin bir parçası hâline gelmek kolay; “tarz” adı altında birbirine benzeyen kalıpların içine sıkışmak da öyle.

Ama yine de fark yaratmanın, “ben buradayım” demenin bir yolu var.

Bir paçayı kıvırmak, bir broş takmak, bir düğmeyi farklı iliklemek… Kendi dokunuşumuzu katmak, ruhumuzun imzasını atmak.

Çünkü kıyafet dediğimiz şey, yalnızca bedeni örtmez — aynı zamanda bir hikâyeyi taşır.

Belki annenin ördüğü bir atkı, geçmişin sıcaklığını bugüne taşır.

Belki bir ikinci el ceket, senden önce yaşanmış bir ömrün izini taşır, seninle birlikte yeni bir anlam bulur.

O kumaşların arasında, kimliğimizin kırıntıları, duygularımızın tonları gizlidir.

Dünya hızla değişiyor, modalar gelip geçiyor. Ama insanın kendine özgü hali — o içten gelen “ben buyum” sesi — hep var olmaya devam ediyor.

İşte bu yüzden elbiselerimiz, dış dünyaya açılmış iç dünyamızdır.

Ne giyersek giyelim, içine kattığımız küçük bir detay, bir renk, bir dikiş; aslında ruhumuzun yankısıdır.

Ve belki de gerçek stil, tam da orada başlar:

Kendimizi unutmadan, kendimizi giydiğimizde.

Giysilerimizle duygusal bağımız

Her sabah dolabın karşısına geçtiğimizde, aslında günün sessiz bir diyaloğunu kurarız kendimizle.

O gün ne giydiğimiz, yalnızca bedenimizi örten bir seçim değildir; aynı zamanda ruh hâlimizin, kimliğimizin, belki de gizli umutlarımızın ifadesidir.

Giysiler, çoğu zaman kelimelerin anlatamadığını söyler.

Bir fuların kıvrımında zarafeti, bir eski ceketin omzunda hatıraları taşırız.

Seri üretim çağında, hepimiz benzer pantolonlar, aynı kesim elbiseler giyiyoruz belki. Ama yine de küçük bir dokunuş, bir renk, bir aksesuarla “ben buradayım” demenin yollarını buluyoruz.

Çünkü elbise yalnızca bir nesne değil; iç dünyamızın dışa vurumudur.

Bazen çocukluğumuzun neşesi, bazen yetişkinliğin dinginliği, bazen de hayata direnen tarafımız gizlidir kumaşlarda.

Bir düğmenin iliklenişinde bile kişisel bir hikâye, bir kimlik izi vardır.

Modalar geçer, trendler değişir; fakat insanın kendiyle kurduğu o görünmez bağ hep kalır.

Asıl mesele, ne giydiğimiz değil; giydiğimize ne kattığımızdır.

Çünkü her elbise, içine biraz ruhumuzu kattığımızda anlam bulur.

Ve belki de gerçek zarafet, kendini unutmadan, kendini giyebilme cesaretindedir.

Kıyafetlerimizle başka rollere gireriz 

Hiç fark ettin mi?

Bazen dolabı açarken aslında “bugün kim olmak istiyorum?” diye sorarız kendimize.

Bir tişört bile o günkü ruh hâlimizi ele verir:

Yorgunsak sade bir şey seçeriz, içimiz kıpır kıpırsa renkler devreye girer.

Artık her şey seri üretim… Aynı pantolonlar, aynı ayakkabılar, aynı markalar. Ama işin güzelliği şu: İstersek o sıradan parçaları bile kendimize özel kılabiliyoruz.

Bir paçayı kıvırmak, bir iğne takmak, ya da bir ceket kolunu farklı katlamak…

Hepsi “ben buradayım” deme şekli aslında.

Çünkü kıyafet sadece bedenimizi kaplamıyor — iç dünyamızın yankısını taşıyor.

Belki çocukluktan kalma bir atkı takıyoruz, belki ikinci el bir montla geçmiş bir hikâyeyi sahipleniyoruz.

Ne olursa olsun, üzerimizdekiler biraz biziz, biraz geçmiş, biraz da hayal ettiğimiz hâl.

O yüzden artık moda peşinde koşmaktansa, kendimizin peşinde koşmak daha anlamlı geliyor bana.

Ne giydiğinden çok, o giysiye ne kattığın önemli.

Bir bakış, bir duruş, bir detay…

Kumaş değil mesele — ruhun nasıl durduğu üstünde.

Kim olmak istediğini belirle/En güzeli kendin olmak….

Bu Haberi Beğendin Mi?
1 kişiden 1 kişi beğendi

Sen de yorumunu yaz!

E-posta adresin gizli kalacaktır. Lütfen tüm zorunlu alanları doldurun *