Ah Ali Kemal Abi Ah! Yaptın Yine Yapacağını
Eskiden İzmit sokaklarında dolaşıp haber yapmaktan çok keyif alırdım. Bu kentte işim gereği neredeyse girmediğim dükkan ev kalmamıştır.

Şennur Yıldız
Köşe Yazarı


Eskiden İzmit sokaklarında dolaşıp haber yapmaktan çok keyif alırdım.
Bu kentte işim gereği neredeyse girmediğim dükkan ev kalmamıştır. Sabah işe gidene kadar ayakkabıcı Kemal ustadan, çantacı Nazıf dayı, simitçi Hasan abiye kadar kaç kişiyle selamlaşırdım. Gün içinde kimi çorba, kimi çay, kimi kahve içirmeden göndermezdi. Gün nasıl geçerdi hiç anlamazdım. Haber kaynaklarım esnaftı.
***
Siyasetten sanata kentteki popüler isimlerin magazin haberlerini gün içinde İzmit esnafıyla yaptığım sohbetlerden alır günü öyle kapatırdım. Yaptığım haberleri akşam saat:18.00'de baskı tamamlanıp gazete şehre inene kadar herkes gibi ben de heyecanla beklerdim. Saat: 19.30-20.00 oldu mu, kent içinde dağıtımı başlayan gazeteyi yine akşam açık olan esnafın dükkanında okurdum. Bir de gazete de manşetten benim haberimin yayınlandığını gördüğümde yaşadığım gurur ve heyecanı sizlere kelimelerle anlatamam. Gazetede gün içinde adeta muhabirler arasında manşet yarışı yaşanırdı. En etkili en çok okunan ve günün satışını belirleyen işte o manşet haber olurdu.
***
Gazetecilik mesleği adeta ruhumuza işlemişti. Öyle mesaim bitti, erkenden eve gitmek yoktu. Gece şehrin sokaklarında, hastane ve karakol koridorlarında haber kovalar dururduk. İzmit sokaklarında geç saatlerde dolaşmaktan da korkmazdık. Bilirdik ki bize sahip çıkan, koruyup kollayan birileri hep olurdu. Hele bir Selamet amcamız vardı ki İzmit'te mal olmuş bir esnaftır. Kocaeli Devlet Hastanesi'nin karşısındaki Arzum Pastanesi'nin işletmecisiydi. Şimdilerde yaşlandı. Pastanenin işletmesini çocukları üstleniyor sanırım. İşi biten nöbetçi gazeteciler bu pastanede bir araya gelir günün değerlendirmesini yapardı. Öyle yediğimizin içtiğimizin hesabı yapılmazdı. Herkes karınca kararınca paylaşırdı cebinde ne varsa. Kent bu şehrin emektar gazetecilerine sahip çıkardı. Gazeteciler de kentin esnafına. Bereket vardı. Kazancı paylaşmak vardı. Paylaştıkça çoğalmak vardı.
***
Peki ya bugün? Bugün yabancılaşan bir kent var...
O eski esnaflar, sadece doğru haberi kente en hızlı ulaştırmak için koşturan gazeteciler de kalmadı.
İtibar kaybettik.
Mesleklerde itibar kaybettik...
Kamuda, siyasette, STK'larda itibar kaybettik...
Seviyesiz eleştiriler yapan, toplumu bölmeye kin ve nefret aşılamaya çalışan, laçka bir siyaset, kente hiçbir faydası dokunmayan toplumda karşılığı olmayan, oturduğu yerden klavye haberciliği yapan sosyal medya trolleri türedi.
Ayakların baş, başların ayak olduğu bir dönemi yaşar olduk.
Toplum olarak her şeyden uzaklaştık. Bütünlüğümüzü, dost ve aile kavramlarımızı kaybettik. Değer yargılarımız yok oldu. Kısa sürede dejenere olmuş bir topluma dönüştük.
Değerlerimizi kaybettiğimizi düşündüğüm anda hayata dair güzel umut verici dokunuşlarda yaşıyoruz elbet.
Atatürk sevdalısı bir ağabeyimiz Ahilik Haftasını kutladığımız günlerde öyle bir şey yaptı ki hem utandım hem duygulandım... Yapmadıklarından, insanlığımdan utandım.
Ali Kemal Aydın...
Gebze'de uzun yıllar esnaflık yapmış bir iş insanı. Kendisini emekli edince yıllarca tırnaklarıyla kazıyarak, çalışıp gururla büyüttüğü bir yerlere taşıdğı işini çocuklarına devretmiş. Ardından insanlara nasıl dokunabilirimin derdine düşmüş...
İnsan seviyor...
Kötü giden bu gidişatta insanlara nasıl dokunabilirim, nasıl umut olabilirim, insanları mutlu ederim derdiyle dertlenmiş. Kent kendisini Kocaeli'nin bir ucundan bir ucuna gittiği herkese özel yaptırdığı üç boyutlu Atatürk tablolarını hediye etmesiyle tanır.
"SİZ varsanız, BİZ varız" sözüyle de birlik olmanın önemini her fırsatta hatırlatır.
Kendisi Kocaeli sevdalısı bir Trabzonlu'dur. Kocaeli'yi ve bu şehrin insanlarını seviyor. Ama memleketi Trabzon'u da hiç ihmal etmiyor. Her fırsatta memleketine dost ve akrabalarını ziyarete gidiyor. Gençlere hatırlamanın ve hatırlatmanın mesajını veriyor. Her yere, herkese yetişmeye çalışıyor. Gönül zenginliği olan insanın cebi de zengin olurmuş. İşte bizim Ali Kemal Abimiz nesli tüken gönlü de cebi de zengin olan insanlardan...
***
Memleketi Trabzon'a gitmişken bizleri de unutmamış sağolsun. Trabzon'un meşhur mıhlama peyniri ve tereyağından almış, güzel de bir paket yaptırıp kargo ile evime kadar göndermiş .
"Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir, akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir"
Bugün yolda yürürken insanlar bir çay kahve ısmarlamamak için yolunu değiştirip selam vermemek için başını çevirip görmezden gelirken babanın çocuğuna yapmak için on kere düşündüğü bir incelikte buluyor. Çam sakızı çoban armağanı memleket ürünlerinden gönderiyor. Bu pahalılıkta, ekonominin dibe çöktüğü, üçün beşin hesabını yaptığı bir dönemde ne büyük Al Kemal Abi'nin yaptığı ne büyük gönül zenginliğidir.
***
Ahilik haftasında bu ne anlamlı ne ince bir harekettir. Bu kentte uzun yıllar esnaflık yapmış, kazanmış, kazandığını paylaşmış biri olarak hepimize ders verir nitelikte bir davranış sergiliyor. Kardeşlik ve doğruluk ilkesi ile ticari ahlakı, paylaşmayı ve dayanışmayı gösteriyor. Kendisini inanın bir bilemediniz iki kez görmüşümdür. Bir kez de o güzel tablosunu hediye etmek için ofisimde ağırlamak onuruna erişmiştim. Yine güzel bir insan Gebze'den. Erol Özavcı da umreye gidip ibadetini yaparken Kabe'den bana hayır dualarını gönderiyor.
İnsanın güzel olanı en ahlaklı olanıdır.
İşte bizim mesleğin en büyük zenginliği de yıllarca böyle güzel ahlaklı insanlar biriktirmiş olmamızdır.
Ne demiş şaiir dizelerinde?
Olamam çok sevsem de bir aşkın kölesi
Senin derdin aşk benimki memleket meselesi...
Bugün ülkemizde ne yazık ki ahilik de bir memleket meselesi olmuştur.
Son yıllarda esnaf ve sanayici; çırak ve işçi bulmakta zorlanıyor. İşçi eksikliği sebebiyle zaman zaman üretimde aksamalar yaşanıyor, çırak bulamayan esnaf ve zanaatkarlar ise yeni ustaların yetişememesinden endişe duyuyor. Dahası piyasada çok sayıda iş arayan olmasına rağmen yeni neslin sanattan uzaklaşması ve meslek edinmeye ilgi duymaması nedeniyle usta da yetişmiyor. Meslek liselerine ve çıraklık okullarına gereken önemin verilmemesi bazı mesleklerin de yok olmasına sebep oluyor.
Herkes bu memlekette doktor, mühendis, avukat olacak diye birşey yok. Bugün gelinen nokta şudur ki; toplumumuzun her mesleğe ihtiyacı var. Güzel ahlaklı, işini hakkı ile yapan; tamirci, kaportacı, elektrikçi, tornacı, terzi ve mobilyacı gibi birçok meslek dalında yetiştirilecek çıraklara, ustalara ihtiyacımız var. Okuyamayan gençlerimizi sanata yönlendirmeye ihtiyacımız var. Ali Kemal Abi gibi nesli tükenen güzel ahlaklı esnaflara ve onların yetiştireceği ustalara ihtiyacımız var.
Kalbi vatan için atan, içinde millet, insan sevgisi olan, işinin ehli, güzel ahlaklı gençleri yetiştirecek ustalara ihtiyacımız var.
Bilgi paylaştığınız da bilgidir.
Eğitimin yararlı olanı başka bir insana aktarmakla olur.
Ahilik kültürünün ve değerlerinin yaşatılması umuduyla ailenizle ve sevdiklerinizle güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle...
Bu Haberi Beğendin Mi?
5 kişiden 5 kişi beğendiSen de yorumunu yaz!
E-posta adresin gizli kalacaktır. Lütfen tüm zorunlu alanları doldurun *Haftanın Özeti
Son dakika haberleri, resimler, videolar ve özel röportajlar