Güzel Türkçe
Dünyanın en eski milletlerinden biri olan Türklerin dili de, elbette ki köklü bir geçmişe sahiptir. Bilinen beşbin yıllık tarihi olan Türklerin dili son derece gelişmiş bir di…
Dünyanın en eski milletlerinden biri olan Türklerin dili de, elbette ki köklü bir geçmişe sahiptir. Bilinen beşbin yıllık tarihi olan Türklerin dili son derece gelişmiş bir dil olup, evrensel bir özelliği de vardır. Bugün, bir kişinin Batı Avrupa’dan Mogolistan’a kadar Türkçe ile anlaşabildiğini söylemek mübalağa değildir. Yeryüzünde de yaklaşık 150-200 milyon insan Türkçe konuşuyor. Bununla birlikte maalesef günümüzde Türkçenin hızlı bir şekilde yabancı dillerin tesiriyle köreldiğini de inkar edemeyiz. Bütün tarihi boyunca milyonlarca yazılı eser ve binlerce destan yaratmış olan Türklerin dilinin zenginliğini bunlar ispat etmeye yeter. Ama bir dilin zenginliğinin başka ölçütleri de vardır ki, bunlardan birisi de o dildeki akrabalık adlarının çokluğudur. Dünyadaki diğer milletlerle karşılaştırdığımızda Türklerdeki akrabalık adları kadar hiçbir millette olmadığını görürüz. Asil milletimizin binlerce yıldan beri süzerek taşıdığı yüksek kültürümüzün unsurlarından birisi de kendine özgü aile yapısı ve akrabalık sistemidir. Mesela yabancılar bir terimle pekçok anlamı ifade ettikleri halde (ingilizcede uncle “amca, dayı, enişte”, aunt “teyze, hala, yenge” vs.), biz Türkler, her şahıs ve her yakınlık derecesine göre ayrı isim vermişizdir.Bu da güzel dilimizin zenginliğini bir kez daha ispatlar.
Türkçe konuşma dilinde akrabalık terimleri, yabancı dillerden aktarılanları kimi yörelerde birinin yerine diğerinin kullanılması ve yörelere özgü anlam taşıyanlar dışında çoğu toplumca kabul edilen, bilinen ve kullanılanlardır.
Yabancı dillerin etkisiyle kullanılan akrabalık terimlerinden göze batan, daha çok kent ve büyük kent kültürlerinde kullanılan “Kuzen ve Kuzin” sözcükleridir. Batı dillerinde (İngilizce ve Fransızca) kardeş çocuklarının birbirlerine karşı akrabalık durumlarını tanımlamada kullanılan bu sözcük, İngilizce de “Cousin” (Kazın) sözcüğünün karşılığıdır. Yine kardeş çocukları anlamında kullanılan akrabalık terimleri, eski kuşaklar arasında, kasaba ve kent yaşamında Arapça “Amcazade, Teyzezade, Halazade ve Dayızade”şeklinde cins farkı gözetilmeden kullanılmaktadır. Kırsal bölge yaşamında Arapçanın etkisiyle bu sözcüklerin anlamı bilinmesine karşın çok az kullanılmakta, çoğunlukla ve yaygın olarak da “amcaoğlu, halaoğlu, dayıoğlu, teyzeoğlu” sözcükleri yeğlenmektedir. Ancak bu sözcükler de kimi yörelerde ağız değişikliğine uğrayarak “emmioğlu, dayıoğlu” biçimine dönüşür. “Oğul” yerine “uşak” sözcüğünün kullanıldığı yörelerde de “emmiuşağı, dayıuşağı” biçimini alır.
Yöreye özgü, evlilikten ötürü kazanılın kimi akrabalık terimlerine de rastlanmaktadır. Sözgelimi “aykırı ya da yandan bacanak” gibi… İki kız kardeşle evlenen erkeklerin, birbirlerine karşı akrabalık durumları, yaygın olarak bilinen “bacanak” sözcüğüyle tanımlanırken, bunların kızlarıyla, iki erkek kardeş ve iki kardeş (bacı-kardeş) çocuklarıyla evlenen erkeklerin birbirlerine karşı akrabalık durumlarıysa “aykırı bacanak” olarak tanımlanır.
Akrabalık terimlerinin bile böylesine zengin ayrıntılı ve diğer dillere örnek olan dilimizi yozlaştırmamak da bizim görevimiz olsa gerek.
Bugün artık memleketler silahla,askerle değil,kültürle ekonomi ile işgal edilmektedir; bu görünmeyen ama etkili bir işgal yöntemidir.Açıktan işgale göre daha sakıncasız ama daha kalıcıdır.Dil ile düşünce arasında, düşünce ve kültür üretme,üretilen düşünceyi ve kültürü aktarma arasında yakın ilişki vardır.Maalesef çoğumuz Türkçe’nin yozlaştırılmasına, cümlelerimize daha havalı oluyor diye Türkçe yerine yabancı kelimeler serpiştirmeye göz yumuyoruz.Neden böyle yapıyoruz yoksa kendi dilimizi mi bilmiyoruz? Oysa ki bütün dünya nasıl da diline sahip çıkıyor. Siz Fransa’da bir mağazada kendi dilinizi konuşun hadi onu da geçtim İngilizce konuşun bakalım yüzünüze bakacaklar mı? Geçenlerde bir haber vardı: Bir İngiliz kadın bir grup yabancıgenci sokakta ana dillerini konuşuyorlar diye nasıl da azarlıyordu.Gençlerden biri de videoya çekiyordu kadını.”Sen beni çekeceğine benim dilimi öğren de bu topraklarda öyle yaşa” diye haykırıyordu kadın.Bu durumu ırkçılık yönünden ele almayacağım kadının gerçek niyetini bilemem ama pazara giden bir teyzenin ana dilini böylesine savunmasına ben bayıldım doğrusu.Darısı milletimin başına olsun olsun ki en zengin dilerden birine sahip olduklarını hatırlayıp kadir kıymet bilsinler…
Bu Haberi Beğendin Mi?
0 kişiden 0 kişi beğendiSen de yorumunu yaz!
E-posta adresin gizli kalacaktır. Lütfen tüm zorunlu alanları doldurun *Haftanın Özeti
Son dakika haberleri, resimler, videolar ve özel röportajlar